12.5.12

Salvador Domingo Felipe Jacinto Dalí y Domènech

kısaca Salvador Dalí: 1904'ün 11 Mayısında İspanya Katolonyada doğan Sürrealist Ressamdır.

kendi soyunu 711 yılında ispanyayı fetheden mağribilere bağlayan Dali,doğunun fantastik giyim kuşamına olan ilgisini de buna bağlar.
dali'nin bu ilginç giyimi ve davranışları,sanat yaşantısı boyunca kendisine ilgi duyanları da bıktırmıştır.
1914 senes,nde, 10 yaşındayken annesinin desteği ile özel bir resim okuluna başlayan dali,
1919 senesinde (15 yaşında) Figueres Belediye Tiyatrosu'nda ilk sergisini açtı.
şubat 1921'de çok sevdiği annesini kaybeden dali,
daha sonra bu ölüm için: "hayatımda aldığım en büyük darbeydi. Ona tapardım. Ruhumun kaçınılmaz kusurlarını görünmez kılabilmesine hep güvendiğim bir varlığın kaybını kabullenemiyordum." diye yazmıştır.
1922'de taşındığı Madrid'de yeni bir okula kaydolmuş ve burada kübizm ve dadaizm etkisinde eserler vermiştir.
1925'de barselonada ilk kişisel sergisini açan Dali'nin eserleri eleştirmenlerin dikkatini çekmiştir.
1926'da Parise gelen Dali burada büyük saygı duyduğu Pablo Picasso ile tanışmış ve bu dönemdeki eserlerinde onun etkisinde kalmıştır.
okuluna geri döndüğünde ise siyasi görüşleri sebebiyle çeşitli sorunlar yaşadığı okulundan temelli kovulmuş ve askere alınmıştır.
ekim 1927'de askerliğini bitiren Dali 1928'de  sanat eleştirmenleri Lluís Montanyà ve Sebastià Gasch ile beraber, sanatta modernizmi ve fütürizmi savunan "Sanat Karşıtı Katalan Manifesto"yu yazmıştır.
1929'da Bir Endülüs Köpeği adlı avangart filmle Sürrealist çevrelerin bir hayli dikkatini çekmiş ve Sürrealist akımın öncüleri André Breton ve Paul Éluard ile tanışmıştır.
1931 senesinde en meşhur resmi Belleğin Azmi'ni yapar,resim katı zaman kavramına protesto olarak yorumlanmıştır.
1934'de New York'da bir sergi açar ve ABD'de oldukça popüler olmuştur.
1938'de Bilinç Altı hakkındaki yazılarını ilgi ile takip ettiği Sigmund Freud ile tanışma şansı yakalamıştır.
1939'da iç savaşın sonra ermesi ile yeni kurulan Faşist düzeni destekleyen Dali, çoğunluğunu marksistlerin oluşturduğu Sürrealistlerce tepkilere maruz kalır ve ölene kadar Sürrealistlerle çekişmesi sürer.
1940'da Avrupayı etksi altına alan 2.dünya savaşından kaçarak karısı Gala ile beraber ABD'ye yerleşir.
ABD'de kaldığı 9 sene süresince Walt Disney ve Alfred Hitchcock gibi isimlerle film yapmıştır.1949'da memleketine dönen dali burada da çeşitli eserler vermiştir,
1982 senesinde karısı Gala kanserden hayatını kaybedince yaşam sevincini yitiren Dali, Púbol Kalesi'ne yerleşmiştir burada çıkan bir yangından bacağından yaralananmış ve doğduğu köy olan Figueres'de adına müze olarak yapılan Salvador Dalí Tiyatro ve Müzesi'nde yaşamına devam etmiştir.
Dalí, 23 Ocak 1989'da kalp yetmezliğinden ölmüştür ve Figueres'te kendi adını taşıyan müzenin mahzenine gömülmüştür.

24.3.12

Víktor Pavlík - Taram-tam & Rafet el Roman - Şanslıyım



Rafet el Roman'ın 5 mayıs 2002 günü piyasaya çıkan 5nr aşk albümünde yer alan Şanslıyım adlı şarkısına Víktor Pavlík adlı arkadaşımızının kendi yöresince yaptığı düzenleme ve klibidir.
kesin olmamakla birlikte şarkının esas sahibinin Rafet el Roman olması kuvvetle muhtemeldir.
Rafet Abi'nin az uzun saçları ve ateşli gitar çalışlarına Usta Oyuncu Deniz Oral'ın ''Bay Şanslı''yı harika canladırarak eşlik ettiği klip için:

28.2.12

Sümer Baba


15 Temmuz 1948'de Malatayada Doğmuş Olan Tilmaç,1964'de oyunculuğa başlar ve 1968'de daha sonra ''Bizans'' adını taktığı İstanbul'da Belediye Tiyatrosundan Mezun olur.
Çok Şanslıdır Sümer Tilmaç Çünkü:
Gazanfer Özcan ve Münir Özkul gibi Ustaların yanında Çıraklık etmiştir.
Sümer Tilmaç Yeşilçam Geleneğinden bugünlere sağlıklı bir şekilde gelebilen nadir oyunculardan biridir ve 220'ye yakın filmde rol almıştır.
Osmanlı Cumhuriyeti'nde Yadigardır.
Maskeli Beşler İntikam Peşinde'de babacan cezaevi memuru Salihtir.
Son'da Ferittir (bu rolü ile 2002 yılında 7. Sadri Alışık Ödüllerinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülünü kazanmıştır)
Hemşo'da kocamış kabadayı Hamittir.
Kahpe Bizans'da süperlerin en süperi Süper Gazidir.
Süper Baba'da kahveci Nihattır.
Mahallenin Muhtarların'da Köfteci Ahmettir.
Japon İşi'nde Deli Dilaverdir.
Sultan'da İbrahimdir.
Füze Nuri'de Füze Nurinin kendisidir.
Çalıkuşu dizisin'de Feridundur.
Aşık Oldum'da Barmendir.
Gırgıriyede Cümbüş Var'da Tuzsuz Ömerdir.
Ah Güzel İstanbul'da Eroldur.
Gırgıriye'de Güllü'nün büyük yakalı patronudur.
Kanlı Nigar 'da İstinyeli Deli Şerefitir.
Kara Murat Devler Savaşıyor 'da Fatih Sultan Mehmettir.
Benim Altı Sevgilim'da Mahmuttur.
Evlilik Şirketi'nde Süslü Niyazidir.
Meraklı Köfteci'de Selimdir.
Katip / Üsküdar'a Giderken'de Neşet Beydir. (1968 yılındadır, ilk filmidir ve Zeki Mürenle oynamıştır.)
fiziksel yapısı ve bıyıkları sebebi ile çoğu zaman kötü ve illet edilen karakterleri oynasa da gerçekte duygularının peşinden gitmiş kocaman bir adamdır.
karısına Şener Şen'in canlandırdığı Vecihi karakteri gibi evinin balkonundan uçakla geçerek evlenme teklif ettiği rivayet edilir ve kendisine Zeki Alasya şöyle söylemiştir: "Kötü adam oynuyorsun, gözünün içi gülüyor."
Tilmaç ikibinli yılların başında İstanbul Leventte ''Sümer Baba'' adlı Antalya yemekleri lokantası açmış Hibeşi ve Antalya Usulü Piyazı ile akılları almıştır.
hesap istenince hesapla birlikte gelen tek kullanımlık diş fırçaları da ayrı bir güzelliktir.
Yıllar geçmiş bir şekilde kapanmıştır lokanta ancak Sümer Baba durmamış, Antalya'nın Serik İlçesi'ne bağlı Karadayı Beldesi'nde Melek Çiftliğini açmıştır.
Sümer Tilmaç Yörüktür ve Kültürüne meraklıdır.
kâh Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Gündoğdu beldesinde hem de bir akaryakıt istasyonun avlusunda, kurduğu Yörük Çadırında oyunculuk hayatından fotoğrafları sergileyerek yolcuları şaşırtmış,
kâh yörük belgeseli çekmeye girişmiştir.
sağ kolunca kocaman bir Atatürk dövmesi bulunan Tilmaç,2012 yılının şubat ayının başlarında bir rahatsızlık geçirmiş sonradan eski sağlığına kavuşmuştur.

13.2.12

Cadı Avı

  Salem, Amerika Birleşik Devletleri'nin Massachusetts eyaletinde, Boston'un 26 km kuzeydoğusunda bir yerleşim birimidir. 1626 yılında kurulan bu şehirin ismi en az "Bermuda" kadar uğursuz bir ad olarak algılanır. 
Salem kelimesi hepimizin bildiği ve günlük hayatta sıkça kullanılan "selam, esenlik" manasındadır.
Uğursuzluğun sebebi ise insanlığın değilse bile, ABD tarihinin en kara sayfalarından birine sahne olmasıdır.


  Olaylar köyün papazı Samuel Parris'in evinde başladı. Samuel birçok işte başarısız olunca köyün papazı olmaya karar verdi. Akşamları köylülerin evlerini ziyarete giderdi. Dokuz yaşındaki kızı Elizabeth ve onun 11 yaşındaki yeğeni Abigail de evde hizmet eden köleleriyle yalnız kalırlardı. Soğuk kış gecelerinde zaman geçirmek için köleleri Tituba'nın hikayelerini dinlerlerdi. Tituba'nın anlattığı hikayelerin ilginçliği arttıkça dinleyici grubu da büyüdü. Dinleyen kız sayısı altı olmuştu. 1692'de papazın kızı Elizabeth tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Sonra aynı davranışlar diğer kızlarda da görülmeye başladı. Kızlar kiliseye gittiklerinde Tanrı'nın adı zikredildiğinde kulaklarını kapatıyor, hiç olmadık yerde ağlıyor, çığlık atıp eşyaları fırlatıyorlardı.
  Bunun üzerine Papaz Samuel kızları doktora götürdü. Ancak fiziksel hiçbir rahatsızlık bulunamamıştı. Doktor William büyülenmiş olabileceklerini söyledi, papaz da böyle düşünüyordu. Kızlar cadı olmamak için direniyor olabilirlerdi. 
  Püritenler cadıların başkalarına zarar verebileceğine inanırlardı. Cadıları şeytan ve cinlerle ilişkiye girip onlardan bazı olağanüstü güçler alanlar olarak tanımlarlardı. Bu sebeple cadılık büyük günah kabul edilirdi. Bu sebeple cadılıktan şüphelenilen her durumda o mutlaka araştırılmalı ve yargılanmalıydı. 25 Şubat günü Mary Sibley isimli bir köylünün tavsiyesi üzerine papaz tarafından kızların kendilerine eziyet edenlerin isimlerini vermeleri için bir cadı pastası pişirtildi.
  
  Papaz Samuel kızları sıkıştırdı. Biraz tereddütten sonra Elizabeth Tituba'nın ismini verdi. Diğer kızlar iki kişinin daha ismini daha söylediler. Bunlar köyün dilencisiydi ve kiliseye de gitmezdi. Kızlar bu kişilerin cadı yapmak için kendileriyle uğraştığını söylüyorlardı. Bu itiraf üzerine gayri resmi bir toplantı yapılıp kadınlar hapse atıldı. Kasabaya gelen iki hakim başkanlığında Salem toplantı evinde toplanıldı. Bugün burası Cadı Evi diye de bilinir. Somut olmayan "hayali deliller"e dayanılması kabul edildi.
  1962'de mahkeme başladı. Kızlar haksız yere suçlandığını söyleyen Tituba'yı çığlıklarıyla susturuyordu. Bunun üzerine Tituba suçunu itiraf etti ve kendisiyle birlikte 6 kişinin daha bu işin içinde olduğunu söyledi. Tam burada ipler koptu. Artık herkes birbirinden şüpheleniyordu, olaylar toplumsal histeriye dönüştü. Artık yalnız alt tabakadaki kimseler değil köyün ileri gelenleri de suçlamalara muhatap olmaya başladı.
  İsmi verilen kişiler hapse atıldı. Bunlardan Sarah adındaki kadın iki ay sonra hapiste iken öldü. Böylece Cadı Mahkemesinin ilk kurbanı olmuştu. 

  Suçlamalar gitgide artıyordu. 1692 yılına kadar 140 kişi hapsedilmişti. Cadılık suçlamaları toplumsal cinnete dönüşmüştü. Bundan sonra idamlar da birbirini izleyecekti. 
  Salem'in eski papazı George Burroughs un duruşmasında ilginç bir olay yaşanmış, kafalara soru işareti sokmuştu. Burroughs mahkemede "Hazreti İsa" nın duasını hiç aksamadan okumuştu. Cadılara karışmış biri bu duayı böyle düzgün şekilde okuyamazdı. Bu durum halkı şaşırttı.
  Bu olaydan sonra pek çok insan suçlamaları abartı buldu. 8 Ekimde Thomas isimli birisi valiye bir mektup yazıp cadı mahkemelerini eleştirdi. Zaten bu sırada iş zıvanadan çıkmış valinin karısı da cadılıkla suçlanmıştı. Bunun üzerine vali mahkemeleri durdurdu ve köyün papazına karşı olan yeni bir komite seçildi. Samuel ve bu suçlamalara sebep olan bir çok kişi cezasını aldı. Kasaba eski huzurlu günlerine geri döndü.
  
  Araştırmacıların kızların cadı suçlamalarını niçin ısrarla uzun müddet sürdürdükleri konusunda vardıkları sonuç ilginçtir: Salem'de toplum içerisinde kadın ikinci derecedeydi. Oysa mahkeme müddetince kızlar birinci derecede rol oynamışlar, herkesin ilgisini çekmişlerdir. Bu durumları mahkeme devam ettikçe sürdüğü için kızlar her tarafa suçlama yöneltmiş ve kapalı toplumlarındaki hayattan kurtulmanın keyfini sürmüşlerdir.


  Salem, bugün geçmişindeki kara lekeden çok farklı şekilde istifade ediyor. Salemliler bu olayı bir turizm olayına dönüştürmüş durumdalar. Şehirde cadı mahkemesi ile ilgili bir müze bulunmakta ve her tarafta konuyla ilgili eşyalar satılmaktadır. Mahkemelerin yapıldığı yer de bugün "Cadı Evi" adı altında turistlerin gezdiği mekandır.

12.2.12

Eczane - Amyn Winehouse


Şarkıcı Nil Karaibrahimgil,o öldükten sonra Hürriyet gazetesinin Kelebek ekindeki köşesinde yazdığı yazısında ''Friends’deki Chandler’ın eski sevgilisi (Janis'ı) hatırlattı'' diye yazmıştır.

muhtemelen Friendsi izlemiş olan herkes Amy Winehouse'u tanıdığında aynı şeyi düşünmüştür.
ve ne gariptir ki ''Janis'' adı aynı zamanda Amy Winehouse'un annesinin adıdır.
Winehouse, Londra'nın kuzeyindeki Southgate semtinde, Yahudi bir ailede dünyaya gelmiştir.
Winehouse'ın babası Mitchell taksi şoförü,
annesi Janis ise eczacıdır.
Winehose bazı şarkılarında sıkça kötüye giden sağlığı sonrası karşısına çıkan önce annesinin eczanesinde de tanıştığı ilaçlardan kötü duygularla bahseder.

19.1.12

Psyche & Cupid


Psyche'nin kardeşleri Psyche'nin kurban edilmesi gerektiğini öğrenir.
kardeşleri Psyche'nin gelişi ile kaçarlar,
bilgiyi babasından alan Psyche hiç korkmaz,
babası dehşete düşer,ve bunun üzerine Zephyros tarafından taşınarak oradan uzaklaştırılır.
Cyclops adlı devler Psyche için bir saray inşa ederler.
Psyche sarayda uyandığında kimliğini gizlemiş olan Cupid tarafından baştan çıkarılır.
Oğlunun bu ihanetini öğrenince çok sinirlenip intikam yemini eden Venüs, kendini bir Nymph gibi gizler ve Psyche’ye ışığıyla ona aşık olan Cupid’i aydınlatsın ve kılığını ortaya çıkarsın diye bir lamba verir.
Psyche ona aşık olanın Cupid olduğunu anladığında çok mutlu olur, fakat aynı zamanda ışığı gören Cupid kaçar.
Cupid kaçınca saray da yok olur ve Psyche ıssız bir vahşi hayatın içinde tek başına kalır.
Venüs Psyche'yi bir ölümlü olarak bir ölümsüzle evlenmek istediği için cehenneme yollar ve onun güzelliğini Prospectus adlı bir tanrıya verir o da bunu bir kutuya saklar.
Psyche cehennemde üç Furies’in işkencelerine direnir.
bu sırada Acheron Perileri, Psyche’nin aradığı kutuyu Venüs’ün bahçesinden yürütürler.
Güzelliğini geri kazanma umuduyla kutuyu açan Psyche zehirli bir buhara maruz kalır,bunu gören Venüs Psyche'ye işkence olsun diye Psyche'yi dünyaya geri gönderir.
Dünyaya dönen Psyche’nin Cupid'e olan sadık aşkı Venüsü hayran bırakır ancak Venüs cezayı sürdürmeye devam eder.
Venüsün yanına Merkür gelir tanrıların memnuniyetsizliğinden haber getirir ve Venüse durmasını söyler.
Venüs söylenenleri umursamaz fakat sonra Jüpiter gelir ve sakince Psyche'yi ölümsüz kılar.
Psyche ve Cupid kavuşur.
Ruh Aşk ile buluşur.

Sözlük:

Cupid:Yunan Mitolojisinde Eros olarak bilinen,aşk ve şehvet tanrısıdır.

Psyche:Güzelliği Venüs ile kıyaslanan ve Cupid'in aşık olduğu ölümlü kız.

Zephyros:şafak tanrıçası Eos ile göklerin tanrısı Astraios'un oğuludur,Batı Rüzgarlarının tanrısıdır,Gök yüzü ile yer yüzünü biribirine bağlayan ve gök kuşağı ile sembolize edilen İris'den Erosu (Cupid) dünyaya getirtmiştir.
mitolojiye göre, Zephyros Chloris'e aşık olur ve onu kaçırıp tecavüz eder. Chloris'in çok üzüldüğünü gören Zephyros ona kendisini affetsin diye çiçekli bir bahçe verir.
Chloris, Çiçek Tanrıçasına dönüşür.
bu da ilkbaharın simgesidir.
günümüzde de özür dilemek için çiçek alınması bununla örtüşür.

Cyclops:kafalarının ortasında tek bir gözü olan devlerdir,demir ve inşaat işçiliği yaparlar hatta Zeus'un şimşeklerini de yapmışlardır.

Venüs: Yunan Mitolojisinde Afrodit olarak bilinen, aşk ve güzellik tanrıçası.
Zaman anlamına gelen Titan Kronos'un babası Uranos'u hadım etmesi esnasında organın denize düşmesi ile deniz köpüklerinden doğar.
Ateşler ve Demicilik Tanrısı Hephaistos ile evlidir ancak kocasını Ares ve Hermes (Merkür) ile aldadır.

Nymph:dişi tanrısal perilerdir,ölümlüdürler anca tanrıların besini olan Ambrosia ile beslendikleri için uzun süre genç ve güzel kalırlar.

Prospectus:Latince izah anlamına gelen bir kelime Yunan Mitolojisinde ilaç tanrısı olark da geçiyor bazı kaynaklarda.

Furies:Yunan Mitolojisinde Erinys (erinyeler) olarak bilinen ceza verici ilahelerdir,
adı Zaman anlamına gelen Titan Kronos'un babası Uranos'u hadım etmesi esnasında toprağa akan kanlardan oluşup topraktan yani toprak ana Gaia'dan doğarlar.

Acheron Perileri: Yunan Mitolojisinde cehennem ırmağı olarka bilinen Acheron'un perileridir.

Merkür:Yunan Mitolojisinde Hermes olarak bilinen,Zeusun habercisi olan Kurnaz bir tanrıdır.

Jüpiter:Yunan Mitolojisinde Zeus olarak bilinen,Tanrıların kralı olan tanrıdır,
şimşek ve gökyüzünün tanrısıdır,yağmur dolayısı ile de bereket ondan beklenir.
Hera ile evlidir fakat çok çapkındır.
efsanelerden birinde Europa adlı Fenikeli dişi bir çobanına ulaşmak için boğa kılığına girer ve kızı girit adasına kaçırır.

diğer bir efsanede ise İo adlı aşık oluğu tanrıyı Hera kıskanınca ineğe çevirir Hera ineğin başına Argos'u (yüz gözlü canavar) nöbetçi diker Zeus Argos'u öldürmesi için Hermes'i gönderir.
Hermes Argos'un yüz gözünün de kapanması için Argos'u uyutur ve Argos'u öldürür.
bunu öğrenen hera İo'yu rahatsız etmesi için başına bir sinek musallat eder İo kaçar,İstanbula gelir,Haliç kıyısında adı Altın Boynuz anlamına gelen kızı Khrysokeras'ı doğurur ve Haliçe bir isim adar.
İo durmaz, İstanbul Boğazından geçer ve Boğaza da Bosporus (öküz geçidi) adı verilmesine sebep olur,
bir takım kovalamacaların sonunda İo, Zeus ile Mısırda buluşur, Nil nehri kenarında hüzünle göğe bakan İo,Hera'nın büyüyü bozması ile tekrar eski haline dönüşür.
Tanrı olduğu öğrenilince Mısırda da Tanrı olur ve İsis adını alır.

Tepedeki heykelin adı: ''Psyche Revived by Love's Kiss''
Heykeltraş:Antonio Canova

tüm bunları yazmamda Özet Ödevi ile bana çıkış noktası kaynak sağlayan Çiğdem Solmaz'a teşekkürler.

12.1.12

Man Ray



27 ağustos 1890 tarihinde amerikada bir başak burcu erkeği olarak doğan Man Ray, genelde Paris'de yaşamış bir sanatçıdır.
sanatçı aslında Emmanuel Radnitzky adında bir rus yahudisi göçmeni ailenin evladıdır.
Emmanuel adı zamanla Manny'e oradan Man'a dönüşmüş arkadasına da Ray adını almıştır.
Man Ray sanatın neredeyse her alanında eser vermiş olsa da avangart fotoğrafçılığı ile tanınan bir modernisttir,
dada ve sürrealizm akımlarına da katkılarda bulunmuş olan Man Ray,fotoğraflarına çeşitli objeler ekleyerek sanatını yaratmıştır.
Man Ray'in en meşhur çalışması yurdumuzda Cumhuriyet heyecanı yaşanırken Kiki de Montparnasse takma isimli model Alice Ernestine Prin'i bir viyolonsel gibi fotoğrafladığı çalışmasıdır.
Kiki de Montparnasse şu sıralar provakatör iç çamaşırları satan bir mağazanın ismidir.

Man Ray'in adı Pariste John Malkovic,Johnny Depp ve Sean Penn'in ortaklaşa açıkları Resto-Bar'a verilmiştir.

Man Ray, "mükemmel ile orjinal arasında bir seçim yapmak zorunda kalsam, orjinali seçerdim." demiştir.

9.1.12

İsim belli oldu.



Her sene büyük bi merakla beklenip ne olacak nasıl olacak sorularıyla doluşulan "Eurovision Şarkı Yarışması" nın bu seneki temsilcisi belli oldu.

Bilmeyenler için şöyle tanıtmak gerekirse; İzmirli Can Bonomo Bilgi Üniversitesi'nde radyo-televizyon bölümünde okumuş ve üniversite yıllarında Radyo Klas, Number One fm, Radyo N101'de radyoculuk yapmıştır.
Daha sonra televizyona da bir el atayım deyip Number One tv ve MTV'de programlar hazırlamıştır.
Aynı zamanda çeşitli reklamlarda da rol almıştır.

Müzisyenlik kariyeri de ayrı bir olaydır. Şöyle ki; ilk demosunu Irwin Welsh'in "Porno" adlı kitabının ilk yaprağına sarıp şimdilerdeki prodüktörü, müzik direktörü ve aynı zamanda adaşı olan Can Saban'a göndermiştir.
İki yıllık bir hazırlık sürecinin sonunda da Ocak 2011'de ilk albümü "Meczup" u yayınlamıştır. Kısa zamanda büyük bir dinleyici kitlesine sahip olan Can, canlı performansı ve sempatik tavırlarıyla da gençlerin bir hayli ilgi odağı olmuştur.


Albümde bir'i hariç tüm parçalar Can Bonomo imzasını taşımaktadır.


Müzikal yolculuğu boyunca The Shins, Wax Poetic, The Kinks ve The Beatles'dan etkilendiğini ve esinlendiğini söyleyen Bonomo deneysel rock, rock-pop arasında denge kurmaktadır. Görülen o ki Türk müziğine de farklı bir boyut demeyeceğim ama bir güzellik, mis'lik getirmiştir.


Müziğinin yanı sıra illüstrasyon, logo ve grafik tasarım da yapan Can, fotoğraf ve şiir gibi uğraşlarını da tumblr'ında paylaşmaktadır.


Bu senenin diğer senelerden çok daha iyi olacağını temenni ediyor ve Can Bonomo'ya bir dolu başarı, -belki olursa diye- şans diliyoruz.


8.1.12

bu havalarda gidilmez



çarşamba gününden itibaren bazı bölgeler hariç tüm yurt kar yağışı etkisi altına girecekmiş.
''bazı bölgeler'' için de farketmez,
nasılsa ''bu havalarda gidilmez.''

şarkı Nazan Öncel'in 1999 tarihli ''demir leblebi'' albümünde yer almaktadır.
albümün ilk cd ve kaset basımında olmayan şarkı daha sonra ''kötülere bir şey olmaz'' şarkısı yerine albüme dahil olmuştur.

'kötülere bir şey olmaz' şarkısı ''kötü'' diye albümden çıkartıldıysa da ironinin kralı yapılmıştır.