28.2.12

Sümer Baba


15 Temmuz 1948'de Malatayada Doğmuş Olan Tilmaç,1964'de oyunculuğa başlar ve 1968'de daha sonra ''Bizans'' adını taktığı İstanbul'da Belediye Tiyatrosundan Mezun olur.
Çok Şanslıdır Sümer Tilmaç Çünkü:
Gazanfer Özcan ve Münir Özkul gibi Ustaların yanında Çıraklık etmiştir.
Sümer Tilmaç Yeşilçam Geleneğinden bugünlere sağlıklı bir şekilde gelebilen nadir oyunculardan biridir ve 220'ye yakın filmde rol almıştır.
Osmanlı Cumhuriyeti'nde Yadigardır.
Maskeli Beşler İntikam Peşinde'de babacan cezaevi memuru Salihtir.
Son'da Ferittir (bu rolü ile 2002 yılında 7. Sadri Alışık Ödüllerinde En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülünü kazanmıştır)
Hemşo'da kocamış kabadayı Hamittir.
Kahpe Bizans'da süperlerin en süperi Süper Gazidir.
Süper Baba'da kahveci Nihattır.
Mahallenin Muhtarların'da Köfteci Ahmettir.
Japon İşi'nde Deli Dilaverdir.
Sultan'da İbrahimdir.
Füze Nuri'de Füze Nurinin kendisidir.
Çalıkuşu dizisin'de Feridundur.
Aşık Oldum'da Barmendir.
Gırgıriyede Cümbüş Var'da Tuzsuz Ömerdir.
Ah Güzel İstanbul'da Eroldur.
Gırgıriye'de Güllü'nün büyük yakalı patronudur.
Kanlı Nigar 'da İstinyeli Deli Şerefitir.
Kara Murat Devler Savaşıyor 'da Fatih Sultan Mehmettir.
Benim Altı Sevgilim'da Mahmuttur.
Evlilik Şirketi'nde Süslü Niyazidir.
Meraklı Köfteci'de Selimdir.
Katip / Üsküdar'a Giderken'de Neşet Beydir. (1968 yılındadır, ilk filmidir ve Zeki Mürenle oynamıştır.)
fiziksel yapısı ve bıyıkları sebebi ile çoğu zaman kötü ve illet edilen karakterleri oynasa da gerçekte duygularının peşinden gitmiş kocaman bir adamdır.
karısına Şener Şen'in canlandırdığı Vecihi karakteri gibi evinin balkonundan uçakla geçerek evlenme teklif ettiği rivayet edilir ve kendisine Zeki Alasya şöyle söylemiştir: "Kötü adam oynuyorsun, gözünün içi gülüyor."
Tilmaç ikibinli yılların başında İstanbul Leventte ''Sümer Baba'' adlı Antalya yemekleri lokantası açmış Hibeşi ve Antalya Usulü Piyazı ile akılları almıştır.
hesap istenince hesapla birlikte gelen tek kullanımlık diş fırçaları da ayrı bir güzelliktir.
Yıllar geçmiş bir şekilde kapanmıştır lokanta ancak Sümer Baba durmamış, Antalya'nın Serik İlçesi'ne bağlı Karadayı Beldesi'nde Melek Çiftliğini açmıştır.
Sümer Tilmaç Yörüktür ve Kültürüne meraklıdır.
kâh Antalya’nın Manavgat ilçesine bağlı Gündoğdu beldesinde hem de bir akaryakıt istasyonun avlusunda, kurduğu Yörük Çadırında oyunculuk hayatından fotoğrafları sergileyerek yolcuları şaşırtmış,
kâh yörük belgeseli çekmeye girişmiştir.
sağ kolunca kocaman bir Atatürk dövmesi bulunan Tilmaç,2012 yılının şubat ayının başlarında bir rahatsızlık geçirmiş sonradan eski sağlığına kavuşmuştur.

13.2.12

Cadı Avı

  Salem, Amerika Birleşik Devletleri'nin Massachusetts eyaletinde, Boston'un 26 km kuzeydoğusunda bir yerleşim birimidir. 1626 yılında kurulan bu şehirin ismi en az "Bermuda" kadar uğursuz bir ad olarak algılanır. 
Salem kelimesi hepimizin bildiği ve günlük hayatta sıkça kullanılan "selam, esenlik" manasındadır.
Uğursuzluğun sebebi ise insanlığın değilse bile, ABD tarihinin en kara sayfalarından birine sahne olmasıdır.


  Olaylar köyün papazı Samuel Parris'in evinde başladı. Samuel birçok işte başarısız olunca köyün papazı olmaya karar verdi. Akşamları köylülerin evlerini ziyarete giderdi. Dokuz yaşındaki kızı Elizabeth ve onun 11 yaşındaki yeğeni Abigail de evde hizmet eden köleleriyle yalnız kalırlardı. Soğuk kış gecelerinde zaman geçirmek için köleleri Tituba'nın hikayelerini dinlerlerdi. Tituba'nın anlattığı hikayelerin ilginçliği arttıkça dinleyici grubu da büyüdü. Dinleyen kız sayısı altı olmuştu. 1692'de papazın kızı Elizabeth tuhaf davranışlar sergilemeye başladı. Sonra aynı davranışlar diğer kızlarda da görülmeye başladı. Kızlar kiliseye gittiklerinde Tanrı'nın adı zikredildiğinde kulaklarını kapatıyor, hiç olmadık yerde ağlıyor, çığlık atıp eşyaları fırlatıyorlardı.
  Bunun üzerine Papaz Samuel kızları doktora götürdü. Ancak fiziksel hiçbir rahatsızlık bulunamamıştı. Doktor William büyülenmiş olabileceklerini söyledi, papaz da böyle düşünüyordu. Kızlar cadı olmamak için direniyor olabilirlerdi. 
  Püritenler cadıların başkalarına zarar verebileceğine inanırlardı. Cadıları şeytan ve cinlerle ilişkiye girip onlardan bazı olağanüstü güçler alanlar olarak tanımlarlardı. Bu sebeple cadılık büyük günah kabul edilirdi. Bu sebeple cadılıktan şüphelenilen her durumda o mutlaka araştırılmalı ve yargılanmalıydı. 25 Şubat günü Mary Sibley isimli bir köylünün tavsiyesi üzerine papaz tarafından kızların kendilerine eziyet edenlerin isimlerini vermeleri için bir cadı pastası pişirtildi.
  
  Papaz Samuel kızları sıkıştırdı. Biraz tereddütten sonra Elizabeth Tituba'nın ismini verdi. Diğer kızlar iki kişinin daha ismini daha söylediler. Bunlar köyün dilencisiydi ve kiliseye de gitmezdi. Kızlar bu kişilerin cadı yapmak için kendileriyle uğraştığını söylüyorlardı. Bu itiraf üzerine gayri resmi bir toplantı yapılıp kadınlar hapse atıldı. Kasabaya gelen iki hakim başkanlığında Salem toplantı evinde toplanıldı. Bugün burası Cadı Evi diye de bilinir. Somut olmayan "hayali deliller"e dayanılması kabul edildi.
  1962'de mahkeme başladı. Kızlar haksız yere suçlandığını söyleyen Tituba'yı çığlıklarıyla susturuyordu. Bunun üzerine Tituba suçunu itiraf etti ve kendisiyle birlikte 6 kişinin daha bu işin içinde olduğunu söyledi. Tam burada ipler koptu. Artık herkes birbirinden şüpheleniyordu, olaylar toplumsal histeriye dönüştü. Artık yalnız alt tabakadaki kimseler değil köyün ileri gelenleri de suçlamalara muhatap olmaya başladı.
  İsmi verilen kişiler hapse atıldı. Bunlardan Sarah adındaki kadın iki ay sonra hapiste iken öldü. Böylece Cadı Mahkemesinin ilk kurbanı olmuştu. 

  Suçlamalar gitgide artıyordu. 1692 yılına kadar 140 kişi hapsedilmişti. Cadılık suçlamaları toplumsal cinnete dönüşmüştü. Bundan sonra idamlar da birbirini izleyecekti. 
  Salem'in eski papazı George Burroughs un duruşmasında ilginç bir olay yaşanmış, kafalara soru işareti sokmuştu. Burroughs mahkemede "Hazreti İsa" nın duasını hiç aksamadan okumuştu. Cadılara karışmış biri bu duayı böyle düzgün şekilde okuyamazdı. Bu durum halkı şaşırttı.
  Bu olaydan sonra pek çok insan suçlamaları abartı buldu. 8 Ekimde Thomas isimli birisi valiye bir mektup yazıp cadı mahkemelerini eleştirdi. Zaten bu sırada iş zıvanadan çıkmış valinin karısı da cadılıkla suçlanmıştı. Bunun üzerine vali mahkemeleri durdurdu ve köyün papazına karşı olan yeni bir komite seçildi. Samuel ve bu suçlamalara sebep olan bir çok kişi cezasını aldı. Kasaba eski huzurlu günlerine geri döndü.
  
  Araştırmacıların kızların cadı suçlamalarını niçin ısrarla uzun müddet sürdürdükleri konusunda vardıkları sonuç ilginçtir: Salem'de toplum içerisinde kadın ikinci derecedeydi. Oysa mahkeme müddetince kızlar birinci derecede rol oynamışlar, herkesin ilgisini çekmişlerdir. Bu durumları mahkeme devam ettikçe sürdüğü için kızlar her tarafa suçlama yöneltmiş ve kapalı toplumlarındaki hayattan kurtulmanın keyfini sürmüşlerdir.


  Salem, bugün geçmişindeki kara lekeden çok farklı şekilde istifade ediyor. Salemliler bu olayı bir turizm olayına dönüştürmüş durumdalar. Şehirde cadı mahkemesi ile ilgili bir müze bulunmakta ve her tarafta konuyla ilgili eşyalar satılmaktadır. Mahkemelerin yapıldığı yer de bugün "Cadı Evi" adı altında turistlerin gezdiği mekandır.

12.2.12

Eczane - Amyn Winehouse


Şarkıcı Nil Karaibrahimgil,o öldükten sonra Hürriyet gazetesinin Kelebek ekindeki köşesinde yazdığı yazısında ''Friends’deki Chandler’ın eski sevgilisi (Janis'ı) hatırlattı'' diye yazmıştır.

muhtemelen Friendsi izlemiş olan herkes Amy Winehouse'u tanıdığında aynı şeyi düşünmüştür.
ve ne gariptir ki ''Janis'' adı aynı zamanda Amy Winehouse'un annesinin adıdır.
Winehouse, Londra'nın kuzeyindeki Southgate semtinde, Yahudi bir ailede dünyaya gelmiştir.
Winehouse'ın babası Mitchell taksi şoförü,
annesi Janis ise eczacıdır.
Winehose bazı şarkılarında sıkça kötüye giden sağlığı sonrası karşısına çıkan önce annesinin eczanesinde de tanıştığı ilaçlardan kötü duygularla bahseder.